Her şeye rağmen bugünde günaydın be dünya, belki ikimizin de bu karanlıktan kurtulması için bi ışık vardır hala... Ülkem kadar tedirgin olsam da. . .
Sanırım yasak kelimesi yaralı ve saklıdan türemiş...
Çoğu insan yarasını saklamak için kendine yasaklar koyuyor ve sonra bir başına yalnızlığına sarılıp yasaklarla dolu bir hayat yaşamaya başlıyor...* * * * *
Ne zaman aniden bir yağmura yakalanırsan beni hatırla H'ayalim, ben ki sana yakalandığım günden beri yağmur bulutu gibi sürekli içimde taşıyorum göz yaşlarımı, ha yağdım ha yağacağım bu hasretin tam ortasına...
* * * * *
Benim imara kapalı yalnızlığımın mülkiyeti sadece sana ait H'ayalim. İstersen gel lunaparka çevir içimi, istersen ne varsa yık yerine çocuk parkı inşa et...
* * * * *
Ne kadar gel desem de ne kadar beklesem de bir türlü gelmiyorsun. Oysa ki gelsen anlatacak ne çok şeyin vardır senin ve bir bilsen neler neler anlatacağım sana ki ben sana genelde H'ayalim diyorum. Belki de bir gün ansızın çıkıp gelsen kara sevdalı olacağım sana...
Ah benim H'ayalim, ben ve sen yani ikimiz yani biz, biz bunca yıl yüz yüze yada yan yana gelememiş olsak bile aynı gökyüzünü paylaşıyoruz...
* * * * *
Ah benim H'ayalim, ben ve sen yani ikimiz yani biz, biz bunca yıl yüz yüze yada yan yana gelememiş olsak bile aynı gökyüzünü paylaşıyoruz...
Seni beklemek için sebep aramama gerek mi var?
* * * * *
Bazen kendimi kışın uygulanan yaz saati uygulaması gibi hissediyorum, sanki etrafımdaki insanlar mecburen bana ayak uyduruyor ama içten içe herkes benden nefret ediyormuş, ben memnunum diyen bile gerçekten sevmiyormuş gibi..
Tuhaf, garip, anlamsız ve sahipsiz duygular içindeyim!..
* * * * *
Geçen gün manavdan iki çeşit biber aldım. Hafif acı diye aldığım uzun sivri biberler şeker gibi tatlı çıktı, tatlı diye aldığım diğer biberler zehir gibi acı çıktı. Bi menemen yaptım acısı kulaklarımdan çıktı!
Her zaman söylerim bu dünyada hiç bir şey ne göründüğü gibi nede anlatıldığı gibi değil ve mahallenin manavı bile iki lira fazla kazanmak için yalan söyleyebiliyor.
* * * * *
Gelirsen, belki bir gün seninle Göztepe sahile ineriz. Yüzümüzü dalgalara dönüp maviliklere dalarken, ben sana senin kendine yeni aldığın kitabı okurum. Sen koluma sıkı sıkı sarılıp başını omzuma yaslarsın. Otuz kırk sayfa okuduktan sonra kitabı ve gözlerimi kapatıp, alnından öperim. Sonra boynundan öpmeye başlarım seni usul usul, sonrada... Neyse sustum.
* * * * *
Ah H'ayalim belkide benim şehrimde değilsin...
Söylesene senin şehrine en çok kar mı yağar yoksa yağmur mu?
Bugün yine seni bekliyorum, artık bekletme çık gel...
Hasretin bedenimi sömürüyor ve ben sömürge altındaki bir ülke gibi yaşıyorum yokluğunda, içime yağmurlar yağarken saçlarıma karlar düşüyor...
Yetim kalmış hüzünlü bir şiirdir benim hayatım, hüznü yüreğime atar kağıt kokusunda bulurum huzuru ve ne zaman hayattan yana derin bir yara alsam, yaralarıma mürekkep sürerim merhem niyetine...
Şiir gibi yaşamak isterdim seni, bugüne kadar olmadı, belki de bu yüzden ardımda bıraktığım her şeyi şiir ettim ve yazdım bulduğum her boşluğa ki yetmedi bana yaşadıklarımı yazmak, yaşamak istediklerimle doldurmaya çalıştım o boşluğu...
Varlığımla bir çok boşluğu doldurdum da dolmadı gitti içimdeki boşluk yazdığım hiç bir şiirle ve gelmedi bugüne kadar o boşluğu dolduracak biri hiç bir şehirde, hiç bir yerde...
Ben bir can kırığıyım, el sürme canın yanar ve sevme beni için kanar. Dilimde cam kırıkları, dudağımda ab-ı hayat var. Konuşsam canın acır, öpsem teninde çiçekler açar...
Ya sus olup kalmalıyım dilinin altında ya pus olup kalmalıyım gözbebeklerinde. Göz altlarına gömme beni yara olursun, ben bu yarayı saramam ölürüm, sana varamadan ölürsem kaburga kemiğinde sakla beni...
* * * * *
Yetim kalmış hüzünlü bir şiirdir benim hayatım, hüznü yüreğime atar kağıt kokusunda bulurum huzuru ve ne zaman hayattan yana derin bir yara alsam, yaralarıma mürekkep sürerim merhem niyetine...
* * * * *
Şiir gibi yaşamak isterdim seni, bugüne kadar olmadı, belki de bu yüzden ardımda bıraktığım her şeyi şiir ettim ve yazdım bulduğum her boşluğa ki yetmedi bana yaşadıklarımı yazmak, yaşamak istediklerimle doldurmaya çalıştım o boşluğu...
Varlığımla bir çok boşluğu doldurdum da dolmadı gitti içimdeki boşluk yazdığım hiç bir şiirle ve gelmedi bugüne kadar o boşluğu dolduracak biri hiç bir şehirde, hiç bir yerde...
* * * * *
Ben bir can kırığıyım, el sürme canın yanar ve sevme beni için kanar. Dilimde cam kırıkları, dudağımda ab-ı hayat var. Konuşsam canın acır, öpsem teninde çiçekler açar...
Ya sus olup kalmalıyım dilinin altında ya pus olup kalmalıyım gözbebeklerinde. Göz altlarına gömme beni yara olursun, ben bu yarayı saramam ölürüm, sana varamadan ölürsem kaburga kemiğinde sakla beni...
* * * * *
Yalan aşklar dünyasında ciddi sevmelere alışık değilsiniz...
Siz seviştiğiniz kişilere sarılıp uyumaya devam edin. Ben sevmek için, sarıldığımda huzurla uyuyacağım kişiyi beklemeye devam edeceğim...
* * * * *
Çocukluğumdan beri ne düşlediysem, yüreğimde nasıl umutlar biriktirdiysem bilmiyorum, yıllardır içimde hepsi birbirinden habersiz yabancı gibi yaşıyorlar. Bi kaçışıp durmayın artık oradan oraya, bi oturun yerinizde tanışın kaynaşın, siz bi bütünsünüz. Hem hayatımın hem de geleceğimin bi parçasısınız, içimde ne yapın ne edin biraz çoğalın lan çoğalın artık!
Bi insan içinde bu kadar güzel umutlar varken, bu çirkin dünyada bu güzel umutlar gerçekleşemez deyip, umutlarını kendi içine gömer mi bu kadar!...
İçimi bir mezarlığa benzetiyorum bazen, bütün mezarlar açılmış içi boş bekliyor ve içine umutlarımı gömmeye kıyamadığım için, yağmur suyu yerine içime akıttığım gözyaşımla dolduruyorum sanki bütün çukurları...
* * * * *
Saksımda büyümeyecek çiçeğin tohumunu toprağıma düşürme Allah'ım..Kavruk yüreğime güneş gönderip beni yakma, yüreğimin buz dağına dönmesine de izin verme...
Ben ki otuz üç yıldır dünyada yaşayan bir kulunum, hiç bir zaman sapmadım yolundan ve hiç bir zaman uymadım sapmış bir kuluna.. Senden başkasından bir şey dilemedim hiç bir zaman ve bundan sonrada inşallah dilemem...
Bugüne kadar ne çektiysem, ya bir yerde bir hata yapmışımdır dedim yada vardır bir hayır deyip sustum, asla varlığını inkara düşmedim hep sana sığındım Allah'ım...
Ben ki otuz üç yıldır dünyada yaşayan bir kulunum hep tek başıma ayakta durdum, hep yere sağlam basmaya çalıştım ve artık yoruldum. Bedenim toprak olana dek bana dayanacak güç ver, ben hiç bir zaman pes etmedim, sende yıkılmama izin verme, ben ki senden dahi bir şey istemeye çekinen bir adamım, beni nefes aldığım sürece hiç bir kuluna muhtaç eyleme..
Ya bana dayanacak güç ver yada al son nefesimi vakti geldiğinde...
* * * * *
Ah H'ayalim, ruhum bir heykel gibi hiç kımıldamadan yalnızlığın ortasında dikilmiş seni bekliyor, belkide biraz harekete ihtiyacı var, geceler boyu ruhumla dans edip yorsana biraz...
Bir hayal olmasan çoktan gitmiştim senden, fakat ben kendi düşünün hayaline sevdalanmış bir adam olarak nereye gitsem yanımda seni götürdüm ve nereye/neye baksam lâl rengi gözlerini gördüm...
* * * * *
Daha öncede yazmıştım; "Oldum olası gitmeler öğretildi bana!"
Belki de bir final yazıp hoşça kal demeliyim sana...
Belki de bir final yazıp hoşça kal demeliyim sana...
Yokluğunda kış geldi ömrüme ve Kedili Park hasretin kadar soğuk ve ben bu soğukta gece gündüz Kuytu Bank'a oturmaya devam edersem korkarım ciğerlerim zatürreden iflas edecek, zaten son zamanlarda sabah öksürüklerimi tüm komşular duyar oldu, sanırım çok fazla sigara içiyorum yokluğunda... Belki de yıllarca bir hayali beklemek delilikti ve belki de hiç kimseyi sen sanmamak yaptığım en büyük aptallık...
Ne zaman içime senden vazgeçme hissi düşse ve Kuytu Bank'tan kalkacak olsam, bir kedi gelip kucağıma kıvrılıyor "Gitmek için henüz hala erken, biraz daha bekle" der gibi ve ben bir anda gözlerimin içinde alev alan yaşama sevincimle okşamaya başlıyorum onu...
Sen yine Kedili Park'ın tüylü çocuklarına dua et H'ayalim, belkide dünyada kediler olduğu sürece seni beklemekten vazgeçmek imkansız olacak. Bunu kim bilebilir ki?
Gideceksen şimdi git. Fakat artık bu dünya çocukluk zamanlarımız kadar tekin bir yer değil, üstelik kış geldi havalar iyice soğuyacak, giderken yanına benide al lütfen. Bilirim ki serçe parmağın üşür yokluğumda ve iyi bilirsin ben sana hiç kıyamam ki...
* * * * *
Fakat hikaye çok uzun sürmedi 12. bölümde mutlu sonla final yaptı çok şükür...
Yine de gönlüm "Kedili Park Kuytu Bank" için yazılan bu satırların bir köşede saklı kalmasına razı gelmedi. Hepsini tek başlıkta toplamak istedim... Hangi bölümleri hangi tarihte yazdığımı bile hatırlamıyorum, sanırım tamamı 2017 - 2018'den kalma.
Sevgi ve saygı ile hoş kalın, hoşça kalın...
28 Eylül 2024 - Cumartesi



0 Yorumlar