Selamünaleyküm, ismim Bilâl...
Doğmuşum, yaşamışım, yaşayamamışım;
Efenim ben yirminci yüzyılın seksen dördüncü basamağının kasım ayında soğuk bir kış günü İzmir'de doğmuşum, şu anda yirmi birinci yüzyılda yaşayan ve her ne kadar teknoloji ile iç içe olsam da on dokuzuncu yüzyıl kafa yapısına sahip kırklı yaşların başında, bir şeyler yazmadan ve müzik dinlemeden yaşayamayan, Ahu Gözlü eşine ve kedisi Kaşmir'e şefkat ve merhametle sıkı sıkı sarılan tuhaf bir adamım.
Güzel ülkemde günü birlik gördüğüm yerleride sayarsam bu yaşa kadar bir çok il ve ilçe görmüş ve bunların içinde doğum yerim, güzel memleketim İzmir başta olmak üzere Bursa, Antalya-Manavgat, Denizli, Kuşadası, İstanbul, Gaziantep gibi şehirlerde kiminde altı-yedi ay kiminde ise iki-üç sene ikamet etmiş ve her defasında dönüp dolaşıp kürkçü dükkanım olan İzmir'e sığınmışım. 2012 Mart ayından bu yana hatta bundan sonrada artık hiç bir yere gitmeye niyetli olmayan, gurbet konusunda zamanla üşengeçleşmiş biriyim. (Nasıl bi kelime oldu lan bu üşengeçleşmiş)
İş hayatımda ise 1999 yılından beri matbaalarda ofset ve tipo baskı ustası olarak çalışıyorum ve 2000 yılından bu yana CorelDraw başta olmak üzere grafik tasarım programlarıyla iç içeyim. 2020 yılından itibaren sağlık problemlerimden dolayı yavaş yavaş baskı ustalığından uzaklaşıp, grafik tasarımcı olarak çalışma hayatıma devam ediyorum.
Büyüyememişim;
Daha dokuz on yaşlarında şiirler yazmaya başlayan bir çocukluğu ve yirmili yaşların başında kısa hikayeler yazmaya başlayan bir gençliği yavaş yavaş arkamda bırakıp orta yaşlara doğru ilerlemekteyim.
Hasretlere tutulmuşum;
Bir kız babasıyım, 18 gibi çok küçük bir yaşta yapmış olduğum ve beş yıl süren ilk evliliğimde doğan, ilk ve tek göz ağrım kızım Cemre'ye yıllarca hasret yaşadım. Tamı tamına 12+4 yıl. On iki yılın ardından Şubat 2018'de kızımın hatırladığı ilk buluşmanın ardından dört yıl daha hasret çekmek zorunda kalsam da Mayıs 2022 itibariyle kızımla kavuştuk, bundan sonra her şey inşallah daha güzel olacak...
Blog yazmaya başlamışım;
Blog hayatıma başlamam ilginç oldu, aslında ben bişeylere başlamadım gözlerimi açtığımda kendimi bir şeylerin içinde buldum ve bulunduğum yeri çok sevdim, ayrılmak istemedim.
Seneler önce facebook daha türkçe bile değilken, sanırım 2006 senesinde MSN Messenger 7.5 zamanlarında space.live.com uzantılı alanlar açılmıştı bilenler bilir. Bu alanda yeni bir şey paylaşıldığında msn nicklerimizin yanında yıldız çıkardı ve tıkladığımızda kişinin alanına giderdik. Bu alanlarlardan hayatta kalanlar daha sonra Microsoft'un yaptığı anlaşma gereği WordPress.com'a satılarak taşındı. İşte ben bu uzay boşluğunda arkadaşlarım okusun diye şiirlerimi paylaşmaya başladım daha sonrada o alan sayesinde bir sürü insanla tanıştım, hatta bir kaç arkadaş bile edindim ve hoşuma gitti.
Daha sonra blogcu.com'da Karman Çorman Bir Blog'u açtım ve çok geçmeden adını Kendi Kuyusunu Kazan Blog yaptım yaklaşık iki yıl şiirlerimi bu adreste paylaşırken kimselere haber vermeden Yasak Nokta'da aşka dair yazılar ve denemeler yazmaya başladım. Bunu da burada itiraf etmiş olayım...
İki bin dokuz yılında ise kaşla göz arasında sessizcigliklarim.blogspot.com adresini almıştım ki iyi ki almışım, çünkü blogcu.com iyiden iyiye zırvaladığı zamanlara bu adres benim için bir kaçış oldu. Neyim var neyim yoksa blogger'a taşıyıp yerleştim ve o günden beri yazamadığım ara verdiğim dönemler olsa da Eylül 2024 tarihine kadar adresim hiç değişmemişti.
İki bin on altı yılında ise www.zifirisiyah.com alan adını alarak şu sanal internet aleminde sessizçığlıklarım'ın sesi olan blog serüvenime onuncu yılı hatırına bir doğum günü hediyesi vermek istedim. Bu macerada yaklaşık sekiz yada dokuz yıl sürdü, burası bir nevi benim günlüğüm. Şayet bir gün ansızın son nefesimi verirsem, en azından blogger açık kaldığı sürece yazdığım ne varsa sevdiklerim ulaşsın okusun ve seslendirdiğim şeyleri dinlesin isterim. Bu sebepten Eylül 2024 itibari ile www.zifirisiyah alan adımdan ve diğer blog hesaplarımdan vazgeçip insanca-yasamak adresimde ikamet etmeyi doğru buldum. Sonuçta hepimiz bu dünyada, bir ömür kadar uzun veya bir ömür kadar kısa yaşayıp göçüp gidecek olan gelip geçici misafirleriz...
Hem Karamsar hem Korkuluk olmuşum;
2009 yılından 2024 yılına kadar mahlas olarak kullandığım KaramsarKorkuluk'tan bahsedecek olursam, adı karamsar olsa da tıpkı logosundaki gibi yüreğinin bir yanı masmavi umutlarla dolu, bir yanı ise gri hasretlere teslim Karamsar bir Korkuluk'tu...
Aşkı, hasreti, yalnızlığı, çaresizliği, yoksulluğu şiirlerine, denemelerine ve yazılarına yansıtmayı seven ve şiddetten çokça nefret eden bir hayali karakterdi.
Kırklı yaşların başına geldiğim, acı ve tatlı bir sürü şey yaşadığım ve yıllarımı koca koca hasretlere adadığım şu üç günlük dünya hayatımda, dünya tarlasının ortasında baştan ayağa karamsarlığa bürünmüş bir korkuluk olarak dikilip durmayı kendime yakıştıramıyorum artık...
Fazlaca yorulmuşum, yine Yaradan'ıma sığınmışım;
2024 Ocak ayından beri sıkıntılı zor zamanlar yaşamaya başlamıştım, bu sıkıntılar Ağustos ve Eylül ayında zirveye ulaştı ve ben her zaman yapmaya çalıştığım gibi her sıkıntıda Allah'a sığınmaya çalıştım, bazen çok kolay bazen çok zorda olsa çok şükür bir çok şeyi atlattım inşallah. Şu fani dünyada üç günlük misafir olduğumuzu iyice anlamışımdır İnşallah...
2024 yılına kadar blogda yazmış olduğum şeylere bazen bazı olaylar, bazen bazı insanlar sebep oldu, ne sebep olursa olsun ben her zaman hayallerimi yada özlemlerimi yazmaya çalıştım. Bazen yaşadıklarımı bazende yaşamak istediklerimi yazdım. Bazen yaşamak istediklerimi yaşamış gibi, bazende hayallerimi yaşamış gibi yazdım. Bazen satırlarımın arasına bir sürü şey gizledim bir çok şeyi unutmak adına, belkide bir çok yaşanmışlığı saklamak adına. Bazende bazı şeyleri abartarak yazmış olabilirim sonuçta edebiyat birazda hayal gücü ürünü değil midir?
Dilerim bundan sonra karamsar şeyler yazmayı bırakıp umutlu güzel şeyler yazmayı, yazamasam bile en azından Tasavvuf, Mesnevi, Mevlevilik, Bektaşilik konularında bir şeyler paylaşmayı başarabilirim.
Bu arada blog adresimi değiştirmek yerine, yeni blog açtığım için tüm takipçilerim silindi. Bu düşünerek yaptığım bişey değil bilginiz olsun...
İşte benim hikayem böyle bir şey...
Eğer buraya kadar sıkılmanıza sebep olmadıysam ne mutlu bana, şimdilik hoşça kalın...
Dipnot: Yazdığım şiirler, benim için şiirden çok iç dökümü veya yakarış gibidir, ayrıca denemeler sekmesinde yazdığım şeylere tam olarak deneme yada hikaye denemez, ben sadece içimden gelen şeyleri yazmaya çalışan bir insanım...
Son Güncelleme: 28 Ekim 2024



23 Yorumlar
Ne güzel anlatmışsınız kendinizi dilerim hayatınızda her şey gönlünüzce olsun inşallah huzurlu mutlu günler en güzeline emanet olun ....takip edeyim :)
YanıtlaSilHem yorum hem takip için teşekkürler, hoş geldiniz... ^_^
SilGelmişken az da olsa tanıyayım dedim. Ben de her düşündüğümü söyleyen, başkaları ne der? tasasında ve korkusunda olmayan, şu sanal âlemde nasıl becerdiğime hâlâ şaşırdığım 3-4 düşman kazanan ben, tanıtımını samimi buldum. Haydi bakalım. İyi yolculuklar buralarda. Kızına bir an önce kavuşman dileğimle :(
YanıtlaSilİyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Dua hükmü taşıyor benim için...
Sililğinç değil hikayeniz.. farklılığınız kendinizi ifade tarzınız..bu ülkede insanlar belli nedenlerden dolayı farklılaşabiliyor siz yazıya dökmüşünüz bir fotoğraf peşine düştüğüm noktada düştüm buraya ..iyimi oldu yani ..herkez biraz karamsar,biraz sapık v.s v.s diye gider bunlar..ama arada ugrayacağım..kolay gelsin..
YanıtlaSilBu yorum neden cevapsız kalmış bilmiyorum..
SilHer zaman beklerim ^_^
İnsanoğlu birbirinden farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok benzeyen bir yaşam sürüyor aslında, siz biz, biz de size benziyoruz; bulutlar gibi: Kimimiz simsiyah, yağmura gebe; kimimiz de bembeyaz. Nihayetinde bulut. :))
YanıtlaSilHoşça kalın. :)
Yorum için teşekkürler, yine beklerim kendinize iyi davranın...
SilMerhaba. 'Hakkımda' bölümünün tamamını okudum ve sıkılmadım, öncelikle bunu söylemiş olayım :) Takibe aldım ve keşfe başlıyorum Karamsar Korkuluk'u :) Daha bu bölümde, anlatım tarzınız okunmaya değer olduğunuzu gösterdi. Kızınıza en kısa zamanda kavuşmanızı can-ı gönülden diliyorum. Selamlar
YanıtlaSilGüzel dileğiniz için teşekkürler, hoş geldiniz... ^_^
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHasretin kendisi bile zaten ağırken bizim bu kadar ağır hasretlere tutulmamız nedendir Ece abla? Sadece kader mi?
SilMerhaba sevgili karamsar korkuluk, yazıyı hiç sıkılmadan okudum ve blogcu.com'da "karmançorman bir blog" ismi bana hiç yabancı gelmedi, ben de oradadaydım vaktiyle, antarktika isimli, sonradan yelkenlimin gittiği yere oldu, kedi perisi oldu vs. bloğum vardı ismini sıksık değiştirmiştim, şimdi iyice yaşlandım 60'a geldi ama hala yazıyorum:))sizler gibi genç arkadaşların şiirleri, öyküleri, yazıları beni çok mutlu ediyor, çünkü gelecek sizlersiniz. Kaşmir ne güzel bir kedi ismi çok hoşuma gitti, kızınıza inşallah kavuşursunuz.
YanıtlaSilSevgilerimle
Bu sımsıcak yorumunuzla sizde beni mutlu ettiniz, çok teşekkürler...
SilBlogcu.com zamanlarımda simsiyah İzmir arka planlı bi temam vardı :)
Hasretin en ağırı, evlada duyulandır bence. Çünkü o tektir, yerine başka kimseleri koyamadığınız, kokusunu kimsede bulamadığınızdır. Hayırlısı ıle kavuşun inşallah.
YanıtlaSilBunca satırınızdan kalbime en çok dokunan özleminiz oldu.
Güzel yorumunuz için teşekkürler cevap epeyce geç oldu sanırım...
SilABİ YAZIN ÇOK GÜZEL UMARIM İSTEDİĞİN HAYATA KAVUŞABİLİRSİN.
YanıtlaSilTeşekkürler kardeşim.
Silİade-i ziyaret adettendir diye gelmedim. Uğramanıza ne kadar sevindiğimi söylemek istedim. İyi ki düşmüş yolunuz, yazılarda karşılaşmışız. İyilikle,
YanıtlaSilUmuyorum ki yine gelirim, umarım yine gelirsin...
SilÇok sevindim. Sevgilerimle
Sil"üşengeçleşmiş" Bir yerden sonra insana gezmek için bile olsa başka şehirlere gitmek zor geliyor, evim evim güzel evim...
YanıtlaSilNamaza başlaman çok mutlu etti, daim olsun Bilal kardeşim. Mailin ayrıca mutlu etti.
Güzellikler hep seninle olsun. Selâm ve sevgilerimle...
Yorum için çok teşekkür ederim abi, seninle bir gün bir yerlerde çay içme arzusundayım, dilerim nasip olur.
SilSevgiler benden abi, hoşça kal...